Elazığlı iş insanı Z.A.’nın da aralarında yer aldığı 6 kişiyi dolandırıldıkları gerekçesiyle Oğuzhan Karahanlı ve Mustafa Tarık Karahanlı kardeşler hakkında açılan, Elazığ 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada son duruşma görüldü.
Z.A., F.A., Y.A, N.A., S.A., B.F.’nin şikayetçi olarak yer aldığı davanının iddianamesinde, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, dini inanç ve duyguları aldatma aracı olarak kullandığı ve bu şekilde maddi menfaat sağladığı belirtilerek, her bir şikayet için ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.
“PEYGAMBER SOYUNDAN GELİYORUZ” DİYEREK MİLYONLAR ALMIŞLAR
İddianamede, sanıklardan Oğuzhan Karahanlı’nın müştekilerden Z.A.’yı telefonla arayarak, kendisini Siirt Tillolu ‘Şeyh Muhammed Mustafa’ olarak tanıttığı belirtildi.
Diğer müştekilerin de Z.A. aracılığıyla sanıklarla iletişime geçtiği anlatıldı.
Şeyh olarak telefon eden Oğuzhan Karahanlı’nın peygamber soyundan geldiğini, Allah dostu olduğunu, kalp gözünün açık olduğunu söylediği müştekilerin hepsine, müritleri ve temsilcileri olduğunu belirterek kendisinin ve kardeşi Mustafa Tarık Karahanlı’nın ismini verdiği vurgulandı.
Sanıkların sonraki süreçte şeyhin temsilcileri gibi müştekilerle görüştükleri dile getirildi.
Bu şekilde müştekilerin sanıklarla 2019 yılından itibaren görüşmeye başladığı vurgulandı.
Şeyhin 7 büyük İslam aliminden biri olduğu, Türkiye’de baskı gördüğü için önce Almanya’ya sonra Mısır’a gittiği söylenerek, müştekilerin bu duruma inandırıldığı da aktarıldı.
Müştekilerle şeyhin temsilcileri olarak görüşen sanıklar Karahan kardeşlerin, Şeyh Muhammed Mustafa’nın kendilerine emanet ettiği yaklaşık 700 yetim çocuğa baktıkları yalanını söyledikleri belirtildi.
Müştekilerden bu çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için değişik zamanlarda birden fazla kez, para, erzak, giyim, ilaç, ameliyat parası talebinde bulunduklarının saptandığı kaydedildi.
Sanıkların, müştekilerden nakit para, araç, cep telefonu, bilgisayar, tablet, gayrimenkul, kıyafet, ayakkabı altın gibi maddi menfaat sağladıkları iddinamede yer aldı.
Sanıkların dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçundan, her müştekiye karşı eylemleriyle ilgili ayrı ayrı cezalandırılması ve haklarında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması talep edildi.
“MÜVEKKİLİMİN ZARARI 150 MİLYON LİRA”
Duruşmada dolandırılan müvekkilleri adına söz alan Avukat Aysıla Hasdemir, “Önceki yazılı ve sözlü beyanlarımızı tekrar ediyoruz, mütalaaya iştirak etmekteyiz, bilirkişi raporunda zarar miktarı eksik tespit edilmiştir. Bizce o dönemki karşılığı 17-18 milyon civarı bir zarar söz konusudur. Doların o zamanki değeri ile şu anki değeri karşılaştırıldığında günümüzde 150 milyon civarında bir zarardan bahsetmekteyiz. Zarar miktarı, sanıkların 6 farklı mağdura karşı 6 farklı kez cezalandırılması istemi durumu, cezanın kanunda öngörülen alt ve üst sınırı ve bugüne kadar herhangi bir tedbir uygulanmadığı için gününü gün etmelerinden dolayı, cezanın alt sınırdan uzaklaştırılarak üst sınırdan verilmesini ve sanıkların hükmen tutuklanmalarını talep ediyoruz” dedi.
36 YIL 10’AR AY HAPİS CEZASI VERİLDİ
Duruşmada karar veren mahkeme heyeti tutuksuz yargılanan ve son duruşmaya katılmayan sanıkların, “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık” suçunu işlediğine hükmetti. Mahkeme heyeti, sanıkların adli sicil kayıtlarından anlaşılan suça meyilli kişilikleri, benzer suçtan devam eden ve sonuçlanan soruşturma ve kovuşturma dosyalarının olması, cezanın gelecekleri üzerindeki olası ıslah edici etkilerini de dikkate alarak ceza indirimine yer olmadığı yönünde kanaat belirtti. Suçun birden fazla işlenmesi nedeniyle hapis cezalarını arttıran mahkeme heyeti, her iki sanığa ayrı ayrı olmak üzere toplamda 36 yıl 10’ar ay hapis ve 292 bin 500’er TL adli para cezası verdi.
İki sanık hakkında hükmen tutuklama kararı verilip, yakalama emri çıkarıldı.
GÜNDEM
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024